TTEMMUZ 2025 KAPASİTE KULLANIM ORANI
Türkiye imalat sanayisinin kalp atışını ölçen en önemli göstergelerden biri olan kapasite kullanım oranı (KKO), temmuz ayında da aşağı yönlü seyrini sürdürerek, reel sektörde temkinli duruşun güçlendiğini gösterdi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) açıkladığı verilere göre, mevsimsel etkilerden arındırılmamış KKO, Temmuz’da bir önceki aya göre 0,4 puan gerileyerek %74,2 seviyesine indi. Mevsimsel etkilerden arındırılmış KKO ise 0,3 puanlık düşüşle %74,1 olarak kaydedildi.
Bu veriler, üretim hatlarının yaklaşık dörtte birinin hâlen boş kaldığını, yani firmaların “tam kapasite” yerine “kısmen kapasiteyle, talepten emin olmadan ve riskleri minimize ederek çalıştığını ortaya koyuyor.
Geçmişten Günümüze Seyir: 2024 ve 2025 Karşılaştırması
Son iki yılın verileri daha geniş bir perspektiften incelendiğinde tablo daha çarpıcı hâle geliyor:
Ay 2024 2025
Ocak 76,2 74,6
Şubat 76,4 74,5
Mart 76,2 74,4
Nisan 76,7 74,3
Mayıs 76,3 75,0
Haziran 76,3 74,6
Temmuz75,9 74,2
2024 yılında KKO, dalgalanmakla birlikte %76 bandında güçlü bir şekilde tutunurken, 2025’in ilk aylarından itibaren bu seviye kademeli olarak geriledi ve temmuz ayında son 19 ayın en düşük noktası olan %74,2’ye indi.
Bu tablo, firmaların 2025 yılına daha zayıf bir talep ve daha yüksek belirsizlik ortamında girdiğini ve üretim planlarını daha ihtiyatlı şekilde yaptığını gösteriyor.
Sektör Bazında Görünüm: Kim Daha Fazla Fren Yaptı?
KKO verileri toplam ortalamayı verse de asıl hikâye sektörlerin detayında saklı:
*Otomotiv ve yan sanayi: Avrupa pazarındaki yavaşlama ve artan maliyet baskısı nedeniyle siparişlerde duraksama, bazı fabrikaların vardiya azaltmasına yol açtı.
*Tekstil ve hazır giyim: Hem iç piyasada alım gücü düşüşü hem de ihracatta siparişlerdeki azalma, kapasite kullanımında gerilemeyi tetikledi.
*Kimya ve plastik: Hammadde fiyatlarındaki dalgalanma ve enerji maliyetlerinin yüksek seyretmesi, firmaları üretim kısıntısına itti.
*Makine ve teçhizat: Kısmen daha dirençli kaldı; özellikle yatırım mallarına olan talebin zayıf da olsa sürmesi sayesinde kapasite kullanımında daha sınırlı düşüş görüldü.
Bu tablo, özellikle ihracat bağımlı ve enerji-yoğun sektörlerin 2025’in ilk yarısında daha kırılgan olduğunu ortaya koyuyor.
Düşüşün Arkasında Ne Var?
Kapasite kullanım oranındaki düşüş tek başına bir mevsimsel dalgalanma değil; ardında pek çok faktör var:
*İç talepteki soğuma: Yüksek enflasyon ve kredi maliyetleri, tüketicilerin dayanıklı mal ve otomobil gibi yüksek tutarlı harcamalarını ertelemesine yol açtı.
*Dış pazarda zayıflık: Avrupa başta olmak üzere ana ihracat pazarlarındaki ekonomik büyümenin yavaşlaması, sipariş akışını zayıflattı.
*Maliyet baskısı: Enerji, işçilik ve hammadde maliyetlerinin hâlen yüksek seyretmesi, firmaları “daha az kapasiteyle, daha seçici üretim” modeline itti.
*Belirsizlik: Kur oynaklığı, küresel ticaretteki riskler ve iç siyasetteki beklentiler, firmaların yeni yatırımlarını ve üretim artışı planlarını frenlemesine neden oldu.
Dünya ile Karşılaştırma: Türkiye Nerede Duruyor?
Türkiye’de kapasite kullanım oranı Temmuz itibarıyla %74,2 seviyesindeyken, Euro Bölgesi’nde son açıklanan veriler %80 civarında. Almanya ve İtalya gibi sanayi devlerinde de 2025’in ilk yarısında hafif düşüş görülse de oran hâlen Türkiye’nin 5-6 puan üzerinde.
Bu fark; daha yüksek teknoloji ve katma değerli üretimin, istihdam ve yatırımda devam eden istikrarın, sanayinin kapasitesini daha verimli kullanmasını sağladığını gösteriyor.
Geleceğe Bakış: Temkinli İyimserlik
Peki, yılın kalanında ne bekleniyor?
*İç talepte toparlanma ihtimali: Turizm gelirlerinin artışı ve yaz sonu harcamaları, yılın son çeyreğinde üretime destek verebilir.
*İhracatta yeni pazarlar: Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Orta Asya ülkelerine açılma girişimleri, kapasitenin daha etkin kullanılmasına katkı sağlayabilir.
*Yatırım ortamı: Kur ve faiz beklentilerindeki istikrar, ertelenen yatırımların devreye alınmasını hızlandırabilir.
*Teknoloji ve verimlilik yatırımları: Dijitalleşme ve enerji verimliliği projeleri, özellikle büyük ölçekli firmalarda üretim kapasitesini daha etkin hâle getirebilir.
Ancak tüm bu olumlu senaryoların gerçekleşmesi, küresel ekonomide ciddi bir şok yaşanmaması ve iç piyasada enflasyonist baskıların kontrol altında tutulmasına bağlı olacak.
Sonuç: Yavaşlayan Çarklar, Bekleyen Fırsatlar
Temmuz 2025 verileri, Türkiye imalat sanayisinin üretim temposunda frene bastığını net biçimde gösteriyor. Yine de tablo tamamen umutsuz değil: İç ve dış talepte canlanma, yeni pazar arayışları ve yatırımların devreye girmesiyle, kapasite kullanım oranının yılın son çeyreğinde %75 bandına yeniden yaklaşması mümkün.
Sanayiciler ve ekonomi yönetimi açısından kritik olan; geçici dalgalanma ile yapısal sorunları ayırt ederek, uzun vadede kapasiteyi yükseltecek adımları cesaretle atmak olacak.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
Zaferozcivan59@gmail.com