Gümrük Vergilerinde Yeni Dalgalar ABD’de Donald Trump’ın yeniden gündeme getirdiği gümrük vergileri, küresel ticaret düzenini yeniden şekillendirme potansiyeli taşıyor. Özellikle “önce Amerika” söylemiyle güçlenen bu yaklaşım, 2017-2020 döneminde Çin başta olmak üzere birçok ülkeyle ticaret savaşlarına yol açmıştı. Şimdi ise Trump’ın daha sert ve kapsamlı gümrük vergileri planladığına yönelik sinyaller, uluslararası ticaret sisteminde yeni bir belirsizlik dalgası yaratıyor.
Trump’ın savunduğu politika, ABD’nin dış ticaret açığını azaltmayı ve yerli üretimi teşvik etmeyi amaçlıyor. Ancak küresel ekonomi, özellikle son yıllarda pandeminin, enerji krizinin ve jeopolitik gerginliklerin gölgesinde kırılgan bir yapı sergiliyor. Böyle bir dönemde ticaret duvarlarının yükselmesi, yalnızca ABD ile ticaret yapan ülkeleri değil; tedarik zincirlerinin tamamını etkileyebilir.
Küresel Ticaretin Yeni Riskleri
Trump’ın uygulamayı düşündüğü yüksek gümrük tarifeleri, yalnızca Çin değil, Avrupa Birliği, Meksika ve Kanada gibi yakın ticaret ortaklarını da kapsayabilir. Bu durum, küresel ticaretin temelini oluşturan “serbest piyasa ve düşük gümrük vergisi” ilkesine meydan okuyor.
Küresel ölçekte gümrük tarifelerinin yükselmesi şu sonuçlara yol açabilir:
Maliyet Artışı: İthal girdilere bağımlı olan birçok sektör, üretim maliyetlerinde keskin artışlarla karşılaşabilir.
Tedarik Zinciri Aksamaları: Otomotiv, elektronik ve tekstil gibi küresel ölçekte parçalı üretim yapan sektörler ciddi aksaklıklarla yüzleşebilir.
Yeni Ticaret Blokları: ABD dışındaki ülkeler, alternatif ticaret anlaşmaları ve bölgesel iş birlikleriyle Amerikan pazarına bağımlılığı azaltma arayışına girebilir.
Korumacılığın Küreselleşmesi: ABD’nin attığı adımlar diğer ülkelere örnek teşkil edebilir, dünya genelinde korumacı politikaların artmasına yol açabilir.
Bu tablo, 1930’larda yaşanan ve Büyük Buhranın derinleşmesine neden olan Smoot-Hawley Tarifelerini hatırlatıyor. Tarih, ticarette duvarların yükselmesinin küresel refaha katkı sunmadığını defalarca göstermiştir.
Serbest Bölgeler İçin Yeni Fırsatlar mı, Yoksa Risk mi?
Trump’ın gümrük vergilerinin en ilginç yansımalarından biri de serbest bölgeler üzerinde hissedilecektir. Serbest bölgeler, genellikle yatırımcıya gümrük ve vergi avantajı sağlayarak dış ticareti kolaylaştıran alanlardır. Bu bölgeler, dünya ticaretindeki korumacı eğilimlerden hem olumlu hem de olumsuz etkilenebilir.
Olumlu Etkiler:
ABD ile doğrudan ticarette zorlanan firmalar, üretimlerini serbest bölgelerde konumlandırarak maliyet avantajı elde edebilir.
Asya ve Avrupa’daki bazı serbest bölgeler, küresel şirketlerin “ara üsleri” haline gelebilir.
Türkiye gibi stratejik konumdaki ülkelerin serbest bölgeleri, yeni yatırımlar için cazip hale gelebilir.
Olumsuz Etkiler:
ABD’ye doğrudan ihracat yapan serbest bölge şirketleri, yüksek gümrük duvarları nedeniyle pazar kaybı yaşayabilir.
Yatırımcılar, ticaret savaşlarının belirsizliği nedeniyle uzun vadeli yatırım kararlarında temkinli davranabilir.
Dolayısıyla serbest bölgelerin geleceği, Trump’ın politikalarının yönü kadar, diğer ülkelerin vereceği karşılıklarla da belirlenecek.
Türkiye İçin Çifte Etki
Türkiye açısından Trump’ın gümrük vergileri iki yönlü sonuç doğurabilir. Bir yandan ABD’ye ihracatta belirli sektörler kayıp yaşarken, diğer yandan Türkiye’nin serbest bölgeleri ve gümrük birliği avantajı yeni fırsatlar yaratabilir. Özellikle lojistik açıdan Avrupa ile Asya arasında köprü konumundaki Türkiye, küresel tedarik zincirlerinin yeniden şekillenmesinde daha stratejik hale gelebilir.
Ancak burada kritik nokta, Türkiye’nin ticaret politikalarını hızla uyarlayabilmesi ve alternatif pazar stratejilerini geliştirebilmesidir. Örneğin, savunma, makine ve otomotiv gibi sektörlerde ABD pazarına erişim zorlansa da Orta Doğu ve Afrika pazarlarında daha güçlü konumlanma ihtimali doğabilir.
Sonuç: Dünya Ticaretinde Çalkantılı Bir Dönem
Trump’ın gümrük vergileri, küresel ticaret düzenine meydan okuyan yeni bir “korumacılık dalgası” olarak değerlendirilebilir. Kısa vadede Amerikan üreticilerine nefes aldırsa da uzun vadede hem ABD ekonomisi hem de dünya ticareti açısından olumsuz sonuçlar doğurması kuvvetle muhtemeldir.
Serbest bölgeler, bu süreçte hem fırsatların hem de risklerin merkezinde yer alacaktır. Küresel şirketler, yeni gümrük duvarlarını aşabilmek için bu bölgeleri birer “kaçış noktası” olarak görebilir. Ancak aynı zamanda artan belirsizlik, yatırım iştahını da törpüleyebilir.
Sonuç olarak, önümüzdeki dönem, ülkelerin ticaret politikalarını yeniden gözden geçirdiği, serbest bölgelerin stratejik değerinin arttığı, ancak küresel ticaretteki kırılganlıkların da büyüdüğü bir dönem olacaktır. Trump’ın gümrük vergileri, belki de 21. yüzyılın “yeni ticaret savaşlarının başlangıcı olarak tarihe geçebilir.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
Zaferozcivan59@gmail.com