Son yıllarda küresel gündemi meşgul eden kavramlardan biri “Büyük Sıfırlama” (The Great Reset) oldu. İlk olarak 2020 yılında Dünya Ekonomik Forumu (WEF) çerçevesinde gündeme gelen bu girişim, pandemiyle birlikte dünya ekonomisinin ve sosyal yapısının yeniden dizayn edilmesi ihtiyacını vurguluyor. Ancak “sıfırlama” ifadesi, basit bir reformdan çok daha radikal bir dönüşümü çağrıştırıyor ve bu nedenle hem ekonomik hem de siyasal açıdan tartışmalara yol açıyor.

Büyük Sıfırlamanın temel iddiası, mevcut küresel sistemin sürdürülebilir olmadığıdır. Dünya nüfusu hızla artarken, iklim krizi derinleşiyor, gelir eşitsizlikleri giderek büyüyor ve teknolojik dönüşümler ekonomiyi kökten değiştiriyor. WEF’in kurucusu Klaus Schwab, bu girişimi “daha adil, kapsayıcı ve yeşil bir dünya” yaratma amacıyla açıklıyor. Temel sloganlardan biri “hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” cümlesi. Bu, pandeminin yarattığı ekonomik ve sosyal boşlukları bir fırsata çevirmeyi hedefleyen bir çağrı olarak da okunabilir.

Ekonomik Boyut: Kapitalizmin Yeniden Şekillendirilmesi

Büyük Sıfırlamanın ekonomik boyutu, mevcut kapitalist sistemin bazı unsurlarını radikal biçimde değiştirmeyi içeriyor. Teknoloji ve dijitalleşme odaklı bir ekonomik model öngörülüyor. Yapay zekâ, veri ekonomisi, dijital para birimleri ve sürdürülebilir enerji kaynakları, yeni dünyanın yapı taşları olarak sunuluyor. Bu çerçevede, şirketlerin ve devletlerin sürdürülebilirliği ölçme biçimleri yeniden tasarlanıyor; ESG (Çevresel, Sosyal ve Yönetişim) kriterleri yatırım kararlarının merkezi haline geliyor.

Ancak bu dönüşüm, mevcut gelir ve servet dağılımını da kökten etkileme potansiyeli taşıyor. Büyük şirketler, özellikle teknoloji devleri, bu yeni düzenin en kazançlı aktörleri olabilirken, küçük ve orta ölçekli işletmelerin uyum sağlamakta zorlanması bekleniyor. Ayrıca, dijital ekonomiye hızlı geçiş, iş gücü piyasasında ciddi değişimlere yol açabilir. Otomasyon ve yapay zekâ, bazı meslekleri tamamen ortadan kaldırırken, yeni yetkinlikleri olan işgücüne olan talebi artıracak. Bu durum, eğitim ve beceri geliştirme politikalarının yeniden ele alınmasını kaçınılmaz kılıyor.

Sosyopolitik Boyut: Toplumsal Yapının Dönüşümü

Büyük Sıfırlama yalnızca ekonomik bir yeniden yapılanma değil, aynı zamanda sosyopolitik bir dönüşüm vizyonunu da içeriyor. Pandemi süreci, devletlerin vatandaş hayatına müdahale biçimlerini gözler önüne serdi ve bu müdahaleler bazı ülkelerde kalıcı normlara dönüştü. Dijital kimlikler, merkezi veri yönetimi ve sosyal kredi sistemleri gibi uygulamalar, bireylerin davranışlarını izleme ve yönlendirme potansiyeline sahip. Bu durum, bireysel özgürlükler ile toplumsal güvenlik arasında tartışmaları yoğunlaştırıyor.

Büyük Sıfırlamanın çevre ve iklim odağı da toplumsal yapıyı yeniden şekillendiriyor. Fosil yakıtlardan uzaklaşma, yeşil enerji yatırımları ve karbon nötr ekonomiler, işgücü ve yaşam tarzı üzerinde ciddi etkiler yaratacak. Bu dönüşüm, düşük gelirli ülkelerde ve kırılgan ekonomilerde uyum sağlama güçlüğü nedeniyle küresel eşitsizlikleri artırabilir. Öte yandan, bu dönüşüm fırsatlarını erken benimseyen toplumlar, ekonomik ve teknolojik üstünlük kazanabilir.

Tartışmalar ve Eleştiriler

Büyük Sıfırlama, tartışmaları da beraberinde getiriyor. Bazı çevreler, bu girişimi küresel elitlerin dünya ekonomisi ve siyaset üzerindeki kontrolünü artırma çabası olarak yorumluyor. “Sıfırlama” ifadesi, sistemin tümden değişeceği algısı yaratıyor ve bu da spekülasyonlara yol açıyor. Eleştirmenler, sürdürülebilirlik ve sosyal adalet söylemlerinin arkasında, dijital gözetim ve merkezi kontrol gibi risklerin yattığını iddia ediyor.

Öte yandan destekleyenler, mevcut sistemin işleyişinin sürdürülemez olduğunu ve radikal değişimin kaçınılmaz olduğunu savunuyor. Onlara göre, Büyük Sıfırlama, sadece ekonomik büyüme değil, aynı zamanda insan ve çevre odaklı bir kalkınmayı hedefliyor. Pandemi, iklim krizi ve teknolojik devrimler, tüm dünyada sistemlerin kırılganlığını ortaya koymuş durumda; bu nedenle daha kapsayıcı ve dirençli bir düzen ihtiyacı giderek belirginleşiyor.

Sonuç: Küresel Bir Kavşakta İnsanlık

Büyük Sıfırlama, sadece ekonomi veya politika değil, kültür ve değerler üzerine de etkisi olacak bir dönüşüm vizyonu sunuyor. Dünya, tarihsel olarak krizlerden güçlenerek çıkmış olsa da bu sefer karşı karşıya olduğumuz tehditler ve fırsatlar birbirine geçmiş durumda. Teknoloji, çevre, sosyal eşitlik ve ekonomik sürdürülebilirlik ekseninde atılacak adımlar, önümüzdeki yıllarda global güç dengelerini yeniden şekillendirebilir.

Bir yanda radikal dönüşümü destekleyenler, diğer yanda kaygı ve eleştiri taşıyanlar var. Büyük Sıfırlama, küresel toplumun bir “deneme alanı” haline gelmesine yol açarken, bireyler ve devletler açısından stratejik kararların önemi her zamankinden fazla. İnsanlık, bu kavşakta, teknoloji ve doğa ile uyumlu bir yol mu seçecek, yoksa krizleri fırsata dönüştürme çabaları yeni riskler mi yaratacak? Zaman gösterecek.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
Zaferozcivan59@gmail.com