Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir büyüme hedeflerine ulaşabilmesi için iç tasarrufların artırılması kritik bir öneme sahip. Yıllardır cari açık ve dış borçlanma ile dengelenmeye çalışılan büyüme modeli, küresel finansal dalgalanmalar karşısında kırılgan bir yapıya sahip. Bu nedenle iç tasarruf oranlarının yükseltilmesi hem ekonomik bağımsızlığın güçlenmesi hem de krizlere karşı dayanıklılığın artırılması açısından stratejik bir adım olarak öne çıkıyor.

İç Tasarruf Nedir ve Neden Önemlidir?

İç tasarruf, hane halkları, firmalar ve devletin gelirin harcanmayan kısmını yatırım veya mevduat olarak ayırması anlamına gelir. Ekonomik literatürde tasarrufun üç temel kaynağı vardır: hane halkı tasarrufu, özel sektör tasarrufu ve kamu tasarrufu. Türkiye’de özellikle hane halkı tasarrufu oranı, gelir dağılımındaki dengesizlik ve tüketim odaklı yaşam biçimleri nedeniyle düşük seyretmektedir.

Düşük iç tasarruf oranları, dış borçlanmaya bağımlılığı artırmakta ve ülkenin finansal kırılganlığını yükseltmektedir. Örneğin, küresel faizlerin yükseldiği dönemlerde dış borçlanmaya dayalı büyüme modeli sürdürülemez hâle gelebilir. Bu noktada iç tasarrufları artırmak, ekonomik istikrar için temel bir araçtır.

İç Tasarruf Oranlarını Artırmanın Yolları

Vergi ve Teşvik Politikaları:

Hane halkı tasarrufunu artırmanın en etkili yollarından biri, vergi avantajları ve teşvik programlarıdır. Özellikle bireysel emeklilik sistemleri (BES) ve konut tasarruf planları, vergi indirimleri ve devlet katkılarıyla desteklendiğinde, tasarruf eğilimini ciddi şekilde yükseltebilir. Ayrıca, yatırım araçlarına yönelik düzenlemelerle düşük riskli ve likit enstrümanlar hane halkına cazip hâle getirilebilir.

Finansal Okuryazarlığın Artırılması:

Türkiye’de tasarruf davranışları büyük ölçüde finansal okuryazarlık düzeyi ile ilişkilidir. Hane halklarının bütçe yönetimi, yatırım araçları ve uzun vadeli tasarruf planları konusunda bilinçlendirilmesi, tasarruf oranlarını artırmada etkili bir yöntemdir. Okullarda ve toplumsal farkındalık kampanyalarında finansal eğitimlerin yaygınlaştırılması, uzun vadede tasarruf alışkanlıklarını güçlendirir.

Bankacılık ve Finansal Sistem Üzerinden Teşvikler:

Bankalar ve finansal kuruluşlar, mevduat ve yatırım ürünlerinde cazip faiz oranları veya ek getiriler sunarak tasarrufu teşvik edebilir. Dijital bankacılığın yaygınlaşmasıyla birlikte, küçük tasarrufların bile düzenli birikime dönüştürülmesi mümkün hâle gelmiştir. Örneğin, otomatik tasarruf uygulamaları, kullanıcıların her gelir elde ettiğinde belirli bir kısmını birikime yönlendirmesini sağlar.

Hane halkı Borçluluğunun Azaltılması:

Aşırı borçluluk, tasarrufun önündeki en büyük engellerden biridir. Hane halklarının tüketici kredisi ve kredi kartı borçlarının yönetilebilir seviyelerde tutulması, tasarrufa ayrılabilecek geliri artırır. Bu nedenle borçlanma ve tasarruf arasında dengeli bir politika oluşturmak önemlidir.

Kültürel ve Toplumsal Yaklaşımlar:

Tasarruf davranışları sadece ekonomik değil, kültürel bir olgudur. Türkiye’de tüketim odaklı yaşam biçimi, kısa vadeli harcama eğilimini artırmakta ve tasarrufu sınırlamaktadır. Tasarrufun sosyal değerini güçlendirecek kampanyalar, toplumsal farkındalık projeleri ve medya aracılığıyla yürütülecek bilinçlendirme çalışmaları, uzun vadede iç tasarruf oranlarını artırabilir.

Ekonomik Etkiler ve Yatırım İmkanları

İç tasarruflar arttığında, ekonominin yatırım-finansman dengesi güçlenir. Yatırımlar, dış kaynaklara bağımlı olmadan yerli tasarruflarla finanse edilebilir. Bu durum hem faiz baskısını azaltır hem de ekonomik büyümenin istikrarlı ve sürdürülebilir olmasını sağlar. Özellikle altyapı, teknoloji ve yeşil enerji yatırımları gibi stratejik alanlarda iç tasarrufların etkin kullanımı, Türkiye’nin rekabet gücünü artırır.

Bunun yanı sıra, artan tasarruf oranları finansal piyasalarda derinlik yaratır ve sermaye maliyetlerini düşürür. Bankalar daha uzun vadeli ve uygun maliyetli kredi verebilir, firmalar ise yatırım planlarını güvenle hayata geçirebilir. Sonuç olarak, tasarruf ve yatırım arasındaki döngü, ekonomik büyümeyi hem nicelik hem de nitelik açısından destekler.

Sonuç: İç Tasarruf, Ekonomik Dayanıklılığın Anahtarı

Türkiye ekonomisi, dış şoklara ve küresel dalgalanmalara karşı daha dirençli bir yapıya kavuşmak istiyorsa, iç tasarruf oranlarını artırmak bir zorunluluktur. Hane halkı bilinçlendirmesi, teşvik ve vergi politikaları, finansal sistemin etkin kullanımı ve kültürel farkındalık çalışmaları, bu hedefe ulaşmada kritik araçlardır.

Özetle, tasarruf yalnızca bireysel birikim değil, ulusal bir stratejidir. İç tasarruf oranlarının yükseltilmesi, ekonomiyi dış bağımlılıktan kurtarır, yatırımları güçlendirir ve büyümenin sürdürülebilir olmasını sağlar. Hedef, kısa vadeli tüketimden uzun vadeli yatırım odaklı bir ekonomik model oluşturmaktır. Bu model, Türkiye’nin finansal ve ekonomik dayanıklılığını artıracak en önemli adımlardan biridir.

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist-Yazar

Zaferozcivan59@gmail.com