ELEKTRİKTE DESTEK UYGULAMASINDA YENİ DÖNEM

Türkiye’de elektrik tarifeleri 2026’nın hemen başında kapsamlı bir değişime uğruyor. Devletin son dört yıldır haneleri korumak için devrede tuttuğu destek mekanizması, yeni düzenlemeyle kademeli olarak daralıyor; özellikle yüksek tüketimli aboneleri doğrudan etkileyecek kritik bir eşik belirleniyor: Aylık 4 bin kWh tüketimin üzeri için destek tamamen kalkacak. Bu değişiklik pratikte yalnızca bir tarifelendirme konusu değil; milyonlarca abone için faturalarda yüzde 150’ye varan artış anlamına geliyor.

Peki bu düzenleme niye geliyor? Kimi, bunun bütçe disiplininin bir gereği olduğunu savunuyor; kimi ise zammın sanayi ve ticari tüketiciye dolaylı yansımalarını tartışıyor. Tüm boyutlarıyla bakalım.

Haneler için kritik eşik: 4 bin kWh ne anlama geliyor?

Düzenlemenin merkezinde yer alan 4 bin kWh’lık sınır, kamuoyunda zaman zaman karmaşık yorumlara yol açsa da enerji uzmanlarına göre önemli bir psikolojik eşik. Çünkü:

Ortalama bir Türk hane halkının aylık elektrik tüketimi: 210–270 kWh

Yaz aylarında klima kullanan veya geniş aile: 350–500 kWh

Elektrikli ısıtıcı, yoğun beyaz eşya kullanımı, villa tipi konut veya elektrikli araç şarjı bulunan haneler: 700–1500 kWh

4 bin kWh ise hane halkı için olağanüstü yüksek bir tüketim seviyesi.

Dolayısıyla resmi veriler bu sınırın büyük çoğunlukla ticarethaneler, küçük işletmeler, atölyeler ve bazı üretim tesisleri tarafından aşılacağını gösteriyor. Fakat dikkat çekici olan şu: Yeni düzenleme, konut tarifelerinde de aynı mantıkla uygulanıyor; yani tüketimi 4 bin kWh’ı geçen bir konut, artık düşük tüketimli hane kadar korunmayacak.

Enerji fiyat uzmanı Dr. Esra Alkan durumu şöyle özetliyor:

“Devlet, verili bir noktaya kadar tüketimi sübvanse ederken, yüksek tüketim seviyelerini lüks veya ticari tüketim olarak değerlendiriyor. Yeni düzenleme bu yaklaşımın sertleştiğini gösteriyor.”

Yüzde 150 zam teknik olarak nasıl oluşuyor?

Bugün devlet, elektrik faturalarının belirli bir bölümünü doğrudan destekliyor. Bu destek, birim enerji fiyatının üretim maliyetine göre daha düşük yansıtılmasını sağlıyor. Tüketim 4 bin kWh’ı geçtiğinde ise:

Destek tamamen kalkacak,

Enerjinin gerçek maliyeti faturaya yansıyacak,

Fatura bir önceki aya göre yüzde 120–150 daha yüksek gelebilecek.

Örneğin:

3.700 kWh tüketen küçük bir lokanta bugün 30 bin TL civarında fatura ödüyor. Bu tüketim 4.100 kWh olduğunda yeni mekanizmayla fatura 75 bin TL’ye çıkabilecek. Bu örnek, düzenlemenin etkisinin yalnızca “lüks tüketimi cezalandırmak” olarak görülemeyeceğini, özellikle hizmet sektörü ve küçük işletmeler üzerinde ciddi bir yük oluşturacağını gösteriyor.

Enerjide maliyet yapısı: Devlet neden destekten çekiliyor?

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, yeni düzenlemeyi “piyasa gerçeklerine uyum” olarak tanımlıyor. Gerekçe üç başlıkta toplanıyor:

1. Bütçe yükü

Elektrik destekleri 2021–2025 arasında toplamda yüz milyarlarca liralık bir yük oluşturdu. Enerji fiyatlarının küresel oynaklığı ve kur etkisi bu yükü daha da artırdı.

2. Doğal gaz dönüşümü

Hanelerin önemli bir bölümü kış aylarında elektrik yerine doğal gazla ısınıyor. Ancak artan elektrikli ısıtıcı kullanımı, sistem yükünü değiştiriyor ve maliyetleri artırıyor.

3. Sanayi talebi ve ithal enerji maliyeti

Türkiye’nin elektrik üretiminin yaklaşık üçte biri ithal yakıtlara dayanıyor. Orta vadede yenilenebilir payı artsa da mevcut üretim maliyetleri destek mekanizmasını sürdürülebilir olmaktan çıkarıyor.

İşletmeler üzerindeki etkiler: “Gider enflasyonu” tehlikesi

Yeni tarifeyle birlikte elektrik maliyetlerinin artması, küçük ve orta ölçekli işletmeler için ciddi sonuçlar doğuracak. En çok etkilenecek sektörler:

Fırınlar ve unlu mamul işletmeleri

Kafeler ve restoranlar

Küçük üretim atölyeleri (mobilya, metal, tekstil)

Market ve soğuk hava depolama işletmeleri

Elektrikli ekipman yoğun çalışan hizmet sektörü

Elektrik maliyeti, özellikle gıda ve perakende sektörlerinde giderlerin %10–18’ini oluşturuyor. Faturalardan kaynaklanacak bu ani artış, nihai ürün fiyatlarına doğrudan yansıyacak. Ekonomistler buna “gider enflasyonu” diyor.

Bilkent Üniversitesi’nden Prof. Mehmet Ergin uyarıyor:

“Elektrik tarifesindeki bu sıçrama, düşük talep dönemlerinde bile fiyatların düşmesini engeller. Çünkü işletmeler marjlarını korumak zorunda.”

Konutlar için sonuç: Dolaylı baskı artacak

Teknik olarak hanelerin çok küçük bir bölümü 4 bin kWh’ı geçiyor. Ancak bu, düzenlemenin haneleri hiç etkilemeyeceği anlamına gelmiyor. Çünkü:

Elektrik zamlarının işletmelere yansıması,

Ürün maliyetlerinin artması,

Hizmet fiyatlarında yükseliş,

Sanayi için üretim maliyetlerinin geniş tabana yayılması,

Sonuçta tüketici enflasyonunu yukarı çekecek.

Özellikle soğuk zincir gerektiren gıdalar, fırın ürünleri, lokanta yemekleri ve temel market kalemlerinde fiyat artışları kaçınılmaz görünüyor.

Kademeli tarife tartışması: “Enerji tasarrufu mu, gelir politikası mı?”

Enerji ekonomistleri arasında düzenlemenin amacı konusunda iki görüş öne çıkıyor:

Tasarruf yanlıları

Enerji israfı yüksek.

Yüksek tüketim cezalandırılmalı.

Elektrikli ısıtıcı kullanımındaki artış şebekeyi zorluyor.

Karşıt görüş

4 bin kWh sınırı ticari işletmeleri de vuruyor.

“Lüks tüketim” ile “faaliyet gereği yüksek tüketim” ayrılmadan zam yapılıyor.

Destekler kesilirken işletmeler için alternatif teşvik mekanizması sunulmuyor.

Her iki görüşün ortaklaştığı nokta ise net: Elektrik maliyeti artık ekonomide çok daha belirleyici bir unsur olacak.

Enerji dönüşümü hızlanabilir mi?

Yeni düzenleme, bazı uzmanlara göre yenilenebilir enerji geçişini hızlandırabilir. Çünkü yüksek faturalardan kaçınmak isteyen işletmeler:

Çatı güneş panelleri,

Enerji depolama çözümleri,

Isı pompası sistemleri

Gibi alternatiflere yöneliyor. Ancak bu yatırımların geri dönüş süresi hâlâ 6–10 yıl arasında değişiyor; dolayısıyla kısa vadede tüm işletmelerin bu yola girmesi mümkün görünmüyor.

Sonuç: 2026 elektrik faturalarında yeni dönem başlıyor

Yeni yıl, elektrik faturalarında sadece bir fiyat artışı dönemine değil, yeni bir politik döneme işaret ediyor. Devlet artık yüksek tüketimi destekleme yaklaşımından çekiliyor; maliyetin büyük kısmını doğrudan tüketicinin omuzlarına bırakıyor. Bu durum:

Küçük işletmelerde gider baskısını artıracak,

Gıda ve hizmet fiyatlarını yukarı çekecek,

Haneleri doğrudan değil ama dolaylı olarak etkileyecek,

Enerji tasarrufu baskısını artıracak,

Yenilenebilir enerji yatırımlarını teşvik eden bir iklim yaratacak.

Türkiye’nin enerji politikasında belki de son yılların en kritik kırılma noktalarından biri yaşanıyor. Önümüzdeki aylarda hem faturalar hem de piyasa fiyatları üzerinde belirgin etkiler görmemiz kaçınılmaz görünüyor.

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist-Yazar

Zaferozcivan59@gmail.com