Günümüzde yapay zekâ (YZ), sadece teknolojinin değil, toplumların kaderini de şekillendiren bir güç hâline geldi. Endüstriden sağlığa, eğitimden tarıma, ulaşımdan savunmaya kadar hayatın her alanında etkisini gösteren yapay zekâ, ülkeler için artık bir seçenek değil, stratejik bir zorunluluk. Türkiye’nin açıkladığı Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi ise bu zorunluluğu karşılamaya yönelik kapsamlı bir vizyon sunuyor. Ancak bu vizyonun hayata geçmesi, yalnızca bir yol haritası yayımlamakla değil; adım adım uygulanabilir politikalar ve güçlü bir koordinasyonla mümkün.

Araştırma ve Geliştirme: Yerli Gücün Önemi

Ulusal stratejinin en kritik unsurlarından biri, araştırma ve geliştirme kapasitesini güçlendirmek. Türkiye, üniversiteler, araştırma merkezleri ve özel sektör iş birlikleriyle yapay zekâ alanında yetkin insan kaynağı yetiştirmeyi hedefliyor. Özellikle yerli algoritma ve yazılım geliştirme konusunda atılacak adımlar, Türkiye’nin sadece teknolojiyi tüketen değil, üreten bir ülke hâline gelmesi açısından kritik.

Burada üzerinde durulması gereken nokta, Ar-GE yatırımlarının sadece büyük şehirlerle sınırlı kalmaması gerektiği. Anadolu’nun çeşitli şehirlerindeki üniversitelerin, teknoloji transfer ofislerinin ve girişimcilik ekosistemlerinin desteklenmesi, ülke genelinde kapsayıcı bir yapay zekâ altyapısı oluşturacak. Böylece inovasyon, sadece belirli merkezlerle sınırlı kalmayacak; yerel ekonomiler de bu dönüşümden pay alacak.

Eğitim ve İnsan Kaynağı: YZ’nin Temeli İnsan

Bir ülkenin yapay zekâ alanındaki gücü, yetişmiş insan kaynağıyla doğrudan bağlantılı. Ulusal strateji, STEM alanlarında eğitim kalitesinin artırılması ve YZ odaklı programların yaygınlaştırılmasını öncelikli hedef olarak belirliyor. Ancak buradaki asıl zorluk, sadece teknik bilgi vermek değil; öğrencilerin yaratıcı ve eleştirel düşünme yetilerini de geliştirmek. Yani Türkiye, algoritma yazmayı öğretirken aynı zamanda bu algoritmaların sosyal ve etik etkilerini sorgulamayı da öğretmeli.

Mevcut iş gücü için öngörülen dijital beceri ve YZ eğitimleri ise kritik bir boşluğu dolduruyor. Özellikle KOBİ’lerde ve hizmet sektöründe çalışanların yeni teknolojilere uyumu, iş dünyasının verimliliğini artıracak. Uzmanlar, bu tür eğitimlerin iş kaybı korkusunu azaltıp, çalışanları geleceğe hazırlayacağını vurguluyor.

Etik ve Yasal Çerçeve: Teknolojinin İnsanileştirilmesi

Yapay zekâ uygulamalarının yaygınlaşmasıyla birlikte etik ve hukuki sorular da kaçınılmaz hâle geliyor. Ulusal strateji, veri güvenliği, mahremiyet, algoritmik adalet ve şeffaflık konularını öncelikli olarak ele alıyor. Ancak Türkiye’nin burada yapması gereken, sadece yasaları çıkarmak değil; aynı zamanda toplumu bilinçlendirmek. Çünkü teknolojinin güvenilirliği, toplumun ona duyduğu güvenle doğru orantılıdır.

Algoritmalarda ayrımcılık veya şeffaf olmayan karar mekanizmaları, toplumda ciddi güven sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle strateji, YZ sistemlerinin hesap verebilir ve denetlenebilir olmasını sağlamak adına düzenlemeleri ve standartları önceden belirlemeyi hedefliyor. Bu yaklaşım, Türkiye’nin uluslararası standartlarla uyumunu da güçlendirecek.

Uluslararası Rekabet ve İş Birliği: Türkiye’nin Söz Sahibi Olması

Strateji sadece iç pazara odaklanmıyor; Türkiye’nin global yapay zekâ ekosisteminde söz sahibi olmasını hedefliyor. Uluslararası iş birlikleri, teknoloji transferi ve Ar-GE projelerinde ortaklıklar, stratejinin önemli unsurları arasında yer alıyor. Özellikle Avrupa ve Asya’daki teknoloji merkezleriyle kurulacak iş birlikleri hem bilgi paylaşımını hızlandıracak hem de Türkiye’nin teknoloji ihracatını artıracak.

Burada kritik soru, Türkiye’nin sadece tüketici mi yoksa üretici ve inovasyon lideri mi olmak istediği. Strateji, doğru uygulandığında Türkiye’yi ikincisinden biri hâline getirebilir. Ancak bunun için hükümet, akademi ve özel sektörün koordinasyon içinde çalışması şart. Yani yol haritası belirlemek yetmez; adım adım uygulama ve takip mekanizmaları devreye girmeli.

Gelecek Perspektifi: Stratejinin Sosyal ve Ekonomik Etkileri

Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi, sadece teknoloji alanında bir yol haritası değil; aynı zamanda ekonomik büyüme, toplumsal dönüşüm ve iş gücü piyasasının dönüşümü için bir araç. Yapay zekâ, üretkenliği artırırken, eğitim ve sağlık hizmetlerini iyileştirirken, yeni iş modelleri ve girişimcilik fırsatları da yaratacak.

Özetle, yapay zekâ artık bir geleceğin teknolojisi değil; bugünün gerçeği. Türkiye’nin attığı bu adımlar, sadece ekonomik kalkınmayı desteklemekle kalmayacak, toplumsal yaşamı da kökten dönüştürecek. Ancak başarı, yalnızca stratejiyi açıklamakla değil; onu toplumun her kesimine ulaştırmak, uygulamak ve sürekli güncellemekle mümkün olacak. Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi, Türkiye’nin dijital dönüşüm yolculuğunda kritik bir kilometre taşı ve önümüzdeki yıllarda ülkenin teknoloji bağımsızlığı ve rekabet gücünü artıracak temel bir araç olacak.

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist-Yazar

Zaferozcivan59@gmail.com