Türkiye’de tarım sektörü, son yıllarda yalnızca doğa koşullarıyla değil, ekonomik dalgalanmalar ve girdi maliyetlerindeki artışla da sınanıyor. Böyle bir ortamda, “önceden belirlenmiş alıcı ve fiyat garantisi” fikri, özellikle küçük ve orta ölçekli çiftçiler için cazip bir güvenceye dönüşüyor. İşte bu noktada sözleşmeli tarım modeli öne çıkıyor.
Sözleşmeli tarım, üretici ile alıcı arasında yapılan ve üretimin baştan sona planlandığı bir anlaşma sistemidir. Taraflar, ekilecek ürün miktarından kalitesine, teslimat tarihinden fiyatına kadar tüm koşulları hasat başlamadan belirler. Böylece hem çiftçi hem de alıcı, piyasa belirsizliklerinden kısmen korunur.
Türkiye’de Mevcut Durum: Rakamların Gözüyle Sözleşmeli Tarım
Türkiye’de sözleşmeli tarım şeker pancarı, endüstriyel domates, tütün, patates, mısır ve bazı sebzelerde oldukça yerleşik durumda. 2023 Kredi Kayıt Bürosu (KKB) verilerine göre:
Şeker pancarında sözleşmeli üretim oranı %57 ile zirvede.
Buğdayda oran %9,
Ayçiçeğinde %8,
Mısırda ise %6 civarında.
Bu rakamlar, Türkiye’de sözleşmeli tarımın hâlen belirli ürünlere yoğunlaştığını gösteriyor. Meyve-sebze tarafında ise özellikle endüstriyel domates üretiminde sözleşmeli model yaygın olarak uygulanıyor; çünkü fabrikalar, domatesin işlenebilir kalitede ve sürekli tedarik edilmesini istiyor.
Çiftçilerin Profili
Araştırmalar, sözleşmeli tarım yapan çiftçilerin profiline dair önemli ipuçları veriyor:
Eğitim süresi ortalama 10,27 yıl (sözleşme yapmayanlarda 7,90 yıl).
Sulama imkânı oranı %91,34 (sözleşmesiz çiftçilerde %71,25).
Mekanizasyon seviyesi (traktör, biçerdöver gibi) daha yüksek.
Yani, sözleşmeli üretime dahil olan çiftçiler genellikle daha donanımlı, altyapısı güçlü ve pazarlama konusunda tecrübeli kesimi oluşturuyor.
Avantajlar: Çiftçinin Elini Güçlendiren Yönler
Pazar ve Fiyat Güvencesi – Üretici, ürününü kime satacağını ve fiyatını önceden bilerek riskini azaltır.
Girdi Desteği – Alıcılar çoğu zaman tohum, gübre, ilaç ve hatta yakıt desteği sağlar.
Teknik Danışmanlık – Büyük firmalar tarım danışmanlarıyla üretimi takip eder, verimi artıracak yöntemleri uygulatır.
İhracata Uygun Üretim – Kalite standartlarının önceden belirlenmesi, ürünün uluslararası pazarda rekabet gücünü artırır.
Planlı Üretim – Sözleşmeli tarım, arz-talep dengesini düzenleyerek hem üretici hem tüketici lehine fiyat istikrarı sağlayabilir.
Riskler: Güvence mi, Bağımlılık mı?
Avantajlar cazip olsa da sistemin ciddi eleştirilere açık yönleri var:
Pazarlık Gücü Sorunu – Küçük çiftçiler, büyük şirketler karşısında fiyat konusunda yeterince söz sahibi olamayabiliyor.
Tek Alıcıya Bağımlılık – Ürününü başka pazara satma şansı olmayan üretici, alıcının şartlarına mahkûm kalabiliyor.
Sözleşme İhlalleri – Piyasa fiyatı yükselirse çiftçi, düşerse alıcı sözleşmeden cayma eğilimine girebiliyor.
Toprak ve Çevre Riski – Yıllarca aynı ürünün ekilmesi, toprak yorgunluğu ve biyolojik çeşitliliğin azalmasına yol açıyor.
Türkiye İçin Ne İfade Ediyor?
Türkiye tarımında iklim değişikliği, su kaynaklarının azalması, genç nüfusun köylerden uzaklaşması ve girdi maliyetlerindeki artış, plansız üretimin artık büyük risk taşıdığını gösteriyor. Bu nedenle sözleşmeli tarım, özellikle arz güvenliği ve gelir istikrarı açısından önemli bir araç olabilir.
Ancak burada kritik nokta şu: Sözleşmeli tarım bir “çözüm” değil, bir “araç” tır. Bu araç, adil ve şeffaf bir sistemle işletilirse çiftçinin refahını artırır; aksi durumda üreticiyi tek taraflı bağımlılığa sürükler.
Gelecek İçin Öneriler
Yasal Güvence – Tarafların haklarını koruyacak ayrıntılı sözleşme mevzuatı.
Kooperatifleşme – Çiftçiler tek tek değil, toplu olarak pazarlık yapmalı.
Çevre Dostu Üretim – Toprak sağlığını koruyacak ürün rotasyonu ve ekolojik kriterler.
Eğitim Programları – Hem teknik tarım bilgisi hem de sözleşme okuryazarlığı eğitimi.
Devlet Destekleri ile Uyum – Destekleme politikaları, sözleşmeli tarım modeline entegre edilmeli.
Son Söz
Sözleşmeli tarım, Türkiye tarımında daha öngörülebilir, kaliteli ve pazar odaklı üretimin kapısını aralayabilir. Ancak bu kapı, tek taraflı kâr anlayışı ile değil, karşılıklı kazanım prensibiyle açılmalı.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
Zaferozcivan59@gmail.com

