Bingazi Hükümeti ve Hafter’in Güç Birliği
Libya’da 2011’de Kaddafi rejiminin devrilmesiyle başlayan siyasi parçalanma süreci, bugün hâlâ ülkenin kaderini belirleyen en temel sorunlardan biri. Ülke, doğu ve batı merkezli iki ana yönetim eksenine bölünmüş durumda. Bingazi merkezli hükümet, askeri lider Halife Hafter’in denetimindeki Libya Ulusal Ordusu (LUO) ile yakın iş birliği içerisinde hareket ediyor. Bu iş birliği, yalnızca iç savaş dengelerini değil, aynı zamanda Libya’nın enerji kaynaklarını, uluslararası diplomatik ilişkilerini ve Akdeniz’deki stratejik pozisyonunu doğrudan etkiliyor.
Hafter’in 2014’ten itibaren doğuda yükselişe geçmesi ve Bingazi’yi merkez edinmesi, ülkenin doğusunu fiilen Batı’daki Trablus yönetiminden ayırdı. Hafter’in askeri disiplini ve sert otoriter tavrı, Bingazi hükümetinin kontrol alanında daha düzenli bir siyasi yapı oluşturmasına zemin hazırladı. Ancak bu durum, Libya’nın kalıcı bir siyasi istikrara kavuşmasını engelledi. Zira Trablus merkezli Birleşmiş Milletler tarafından tanınan Ulusal Mutabakat Hükümeti ile Bingazi’deki Hafter destekli yönetim, zaman zaman çatışma, zaman zaman da kırılgan ateşkeslerle varlıklarını sürdürdü.
Bingazi hükümetinin Hafter’e olan bağımlılığı, özellikle askeri ve güvenlik alanında kendini gösteriyor. Hafter, elinde bulundurduğu milis gücü ve petrol hilali bölgesindeki kontrolüyle hükümetin hem ekonomik hem de siyasi meşruiyetinin temel dayanağı. Bu da aslında Bingazi hükümetinin bağımsız bir otorite olarak değil, büyük ölçüde Hafter’in nüfuz alanında işleyen bir yönetim olduğunu ortaya koyuyor.
İç Politikadan Akdeniz’e Uzanan Etkiler
Bingazi hükümeti ile Hafter arasındaki ittifak, yalnızca Libya’nın doğusundaki güç dengeleriyle sınırlı kalmıyor. Bu birliktelik, Akdeniz’in doğusundaki jeopolitik hesapları doğrudan etkiliyor. Libya, Afrika’nın en büyük petrol rezervlerinden birine sahip olmasının yanı sıra, Akdeniz’e uzun bir kıyı şeridiyle açılıyor. Bu nedenle hangi yönetimin Akdeniz’e hâkim olacağı, yalnızca Libya iç siyaseti için değil; Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkeleri için de kritik bir mesele.
Hafter’in doğudaki hâkimiyeti, Akdeniz’de deniz yetki alanları, enerji arama faaliyetleri ve göç rotaları üzerinde stratejik bir baskı unsuru yaratıyor. Bingazi hükümetiyle imzaladığı anlaşmalar ve verdiği askeri destek karşılığında Hafter, Doğu Akdeniz’deki enerji paylaşımında söz sahibi olmayı hedefliyor. Bu hedef, özellikle Yunanistan, Mısır ve Fransa gibi ülkeler tarafından destekleniyor. Buna karşılık, Türkiye ve İtalya gibi ülkeler daha çok Trablus merkezli hükümetle yakın ilişki kurarak Akdeniz’deki çıkarlarını güvence altına almaya çalışıyor. Bu ikili yapı, aslında Akdeniz’deki enerji rekabetini daha da keskinleştiriyor.
Ayrıca, Bingazi hükümeti ile Hafter’in iş birliği, Avrupa’ya yönelik göç dalgalarının kontrolünde de belirleyici bir rol oynuyor. Libya kıyılarından Akdeniz’e açılan göçmen teknelerinin önlenmesi ya da yönlendirilmesi, Bingazi’deki askeri ve siyasi otoritenin elinde önemli bir koz haline gelmiş durumda. Avrupa ülkeleri, göç baskısını azaltmak için Hafter ve Bingazi yönetimiyle diyalog yolları arıyor.
Anlaşmaların Stratejik Boyutu
Bingazi hükümeti ile Hafter arasındaki anlaşmalar, büyük ölçüde enerji ve güvenlik temelli. Petrol tesislerinin işletilmesi, enerji gelirlerinin paylaşımı ve yabancı şirketlerle yapılacak anlaşmalar, Bingazi yönetiminin ayakta kalabilmesi için kritik. Hafter’in kontrol ettiği bölgelerdeki petrol limanları, Akdeniz’e açılan en önemli kapılar arasında yer alıyor. Bu limanların kimin denetiminde olduğu, Libya’nın yanı sıra küresel enerji piyasaları için de önemli bir gösterge niteliği taşıyor.
Son yıllarda Bingazi hükümeti ve Hafter, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi bölgesel aktörlerden önemli destek aldı. Bu destekler sayesinde askeri kapasitesini artıran Hafter, Akdeniz’deki stratejik dengeleri de doğrudan etkilemeye başladı. Özellikle Doğu Akdeniz’deki doğal gaz rezervlerinin paylaşımı konusunda Mısır ile iş birliği, Hafter’in elini güçlendirdi. Bu durum, Türkiye’nin 2019’da Trablus hükümetiyle imzaladığı deniz yetki alanı anlaşmasıyla doğrudan çatışıyor. Dolayısıyla Bingazi hükümeti-Hafter ortaklığı, Akdeniz’deki enerji rekabetinin merkezinde yer alıyor.
Akdeniz’de Yeni Jeopolitik Dengeler
Libya’nın doğusunda şekillenen bu siyasi-askeri yapı, Akdeniz’de yalnızca enerji paylaşımını değil, aynı zamanda güvenlik dengelerini de etkiliyor. Hafter’in askeri gücü, Akdeniz’deki korsanlık, yasa dışı göç ve silah kaçakçılığı gibi tehditlere karşı bir tür caydırıcı unsur olarak görülse de aynı zamanda otoriter yöntemleri nedeniyle bölgesel bir istikrarsızlık kaynağı olmayı da sürdürüyor.
Avrupa Birliği, Bingazi hükümeti ile Hafter’i tanımakta uzun süre tereddüt etse de pratikte göç baskısı ve enerji güvenliği nedeniyle bu yönetimle ilişki kurmaktan kaçınamıyor. Bu da Libya’daki bölünmüşlüğün Akdeniz üzerinden küresel diplomasiye taşındığını gösteriyor. Öte yandan, ABD ve Rusya gibi küresel güçler de Libya’daki taraflara farklı düzeylerde destek vererek Akdeniz’deki nüfuz mücadelesini derinleştiriyor. Rusya’nın Wagner grubu üzerinden Hafter’e verdiği destek, Akdeniz’deki güç dengesini Batı aleyhine değiştirme potansiyeli taşıyor.
Sonuç: Libya’dan Akdeniz’e Uzanan Etkiler
Bingazi hükümeti ile Hafter arasındaki ilişkiler, kısa vadede Libya’nın doğusundaki yönetimin ayakta kalmasını sağlayan bir ittifak olarak görülse de uzun vadede Akdeniz’deki güç dengelerini belirleyen en önemli faktörlerden biri haline gelmiş durumda. Enerji kaynaklarının paylaşımı, deniz yetki alanlarının belirlenmesi ve göç akışlarının kontrolü, bu ilişkinin Akdeniz’e doğrudan yansımaları arasında.
Dolayısıyla Libya’daki iç bölünmüşlüğün çözülmemesi, yalnızca ülkenin kendi geleceğini değil, Akdeniz’deki bütün ülkelerin stratejik hesaplarını da doğrudan etkiliyor. Bingazi hükümeti ve Hafter’in ortaklığı, Akdeniz’in jeopolitik satranç tahtasında kritik bir hamle olarak kalmaya devam edecek.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
Zaferozcivan59@gmail.com

